çok doğru söylemişsin ama bazen insanoğlu kendi dalları arasında o kadar şiddetli kavga ediyor ki kendi canını ve karşısındakini hiçe sayarak..
Dem..
Daha önceden damlalarla ilgili yazdığım yazıyı da gözönüne aldığımızda çok yerinde oldu..Sizler damlarlarsınız ve bu damlalarında sürekliliğinden meydana gelen halkalar da yorumlarınız:)
abrek..
Bir değişiklik olsun renk gelsin dedim ama turshu pek değenmemiş..Arada bir değişiklik iyidir yaa bak yine değiştirdim:)
ağaçlarda altta kalan dallar güneş göremez ama köke yakın olduu için en çok suyu onlar alır. üstteki dallar da suyu fazla almamasına rağmen, güneşin ışıklarını fazla alırlar. tek bi gövdeye sahip oldukları içinde bundan hiç şikayetçi değillerdir. Gül gibi geçinip giderler.
insanoğluna gelecek olursak. her nekadar iki ayaklı düşünen canlı tanımı yapılsada. tarih boyunca mükemmel siyasal, sosyal topluluklar oluştursakta. ateşi, tekerleği, yazıyı, parayı bunun yanında bi çok işe yarar icatı yapmış olsakta. gittiğimiz, yerleştiğimiz, kolonileştirdiğimiz her toprak parçasında kendimizi de dahil etmek üzere hayvan ve bitki örtüsünü öldürmüş tek canlılarızdır. bunun sebebide basittir, doğuştan gelmektedir ve asırlardır böyledir. insanoğlunun içi pislik doludur. bunun farkında olmasakta içsel olarak bu acizliklerimizi örtmeye çalıştık (oluşturduğumuz devlet biçimleri ile, savaşlarımızla, hayatlarımızı güzelleştirmek için yapmış olduğumuz sayısız icatlarla vs.). bunları da tek cumle ile kendimize yontmayı bilmişizdir. 'allah herşeyi bizim için verdi' hal böle oluncada bize asmak, kesmek hakkı doğdu. çünkü herşey bizim için gönderilmişti. dedim ya insanoğlunun içi pislik dolu çünkü 'bütün deliklerimizden pislik akıyor'
"Ben rüzgarların estiği, gün ışığının önünü kesen hiçbir engelin mevcut olmadığı bozkırda doğdum. Ben herkesin, herşeyin özgürce nefes alıp verdiği; duvarla, çitle, telle çevrilmemiş bozkırda doğdum. Orada ölmek istiyorum. Duvarların arasında değil..."
11 yorum:
agac dallarının hepsi aslında birdir. bir bedene aittir ve birbirlerinin canını acıtmak kendi canını acıtmak gibi birşeydir vede harbi aptallıktır.
"su halkası" şık olmuş...
ii fikir
aferim lan:)
ooooooooo ohohohohohooo
yeni bir safya yeni bir heyecan
hadi hayırli ugurli olsun...
batraz..
çok doğru söylemişsin ama bazen insanoğlu kendi dalları arasında o kadar şiddetli kavga ediyor ki kendi canını ve karşısındakini hiçe sayarak..
Dem..
Daha önceden damlalarla ilgili yazdığım yazıyı da gözönüne aldığımızda çok yerinde oldu..Sizler damlarlarsınız ve bu damlalarında sürekliliğinden meydana gelen halkalar da yorumlarınız:)
abrek..
Bir değişiklik olsun renk gelsin dedim ama turshu pek değenmemiş..Arada bir değişiklik iyidir yaa bak yine değiştirdim:)
ağaçlarda altta kalan dallar güneş göremez ama köke yakın olduu için en çok suyu onlar alır. üstteki dallar da suyu fazla almamasına rağmen, güneşin ışıklarını fazla alırlar. tek bi gövdeye sahip oldukları içinde bundan hiç şikayetçi değillerdir. Gül gibi geçinip giderler.
insanoğluna gelecek olursak. her nekadar iki ayaklı düşünen canlı tanımı yapılsada. tarih boyunca mükemmel siyasal, sosyal topluluklar oluştursakta. ateşi, tekerleği, yazıyı, parayı bunun yanında bi çok işe yarar icatı yapmış olsakta. gittiğimiz, yerleştiğimiz, kolonileştirdiğimiz her toprak parçasında kendimizi de dahil etmek üzere hayvan ve bitki örtüsünü öldürmüş tek canlılarızdır.
bunun sebebide basittir, doğuştan gelmektedir ve asırlardır böyledir. insanoğlunun içi pislik doludur. bunun farkında olmasakta içsel olarak bu acizliklerimizi örtmeye çalıştık (oluşturduğumuz devlet biçimleri ile, savaşlarımızla, hayatlarımızı güzelleştirmek için yapmış olduğumuz sayısız icatlarla vs.). bunları da tek cumle ile kendimize yontmayı bilmişizdir. 'allah herşeyi bizim için verdi' hal böle oluncada bize asmak, kesmek hakkı doğdu. çünkü herşey bizim için gönderilmişti.
dedim ya insanoğlunun içi pislik dolu çünkü 'bütün deliklerimizden pislik akıyor'
ben agac degilim ozman.
:(
Bir ağaç gibi tek ve hür
Bir orman gibi kardeşcesine.....
Onlar hem yalnız hemde birlikte olmayı ne güzelde başarıyorlar darısı bizim başımıza....
buraya bir kızılderili eklemesi yapacağım:
"Ben rüzgarların estiği, gün ışığının önünü kesen hiçbir engelin mevcut olmadığı bozkırda doğdum. Ben herkesin, herşeyin özgürce nefes alıp verdiği; duvarla, çitle, telle çevrilmemiş bozkırda doğdum. Orada ölmek istiyorum. Duvarların arasında değil..."
Şef On Ayı, Komançi Kabilesi
nis evet çok güzel söylemişsin ve Nazım Hikmet'ten verdiğin örnekte konumuza cuk diye oturmuş valla:)
vasati46kromozom kızılderelilerin o güzel felsefelerinden birini bizlerle paylaştığın için sonsuz teşekkürler:)
twilightstrip sen ayrısın sen ağaç değilsin belki ama kardelensin:)
Yorum Gönder