10 Mayıs 2007 Perşembe

Yalnızlık bu kadar derin,bu kadar soğuk, bu kadar soğuk ve ürkütücü mü olmak zorundaydı koskoca bir okayanus gibi.Uzun zamandan beri uğramadığım o labirente düştüm yine,herzaman ki yerimde gecenin bir yarısı beynimin sokaklarında dolaşıyordum hiç kimsesiz.Yapayalnız vee derin acılı..
Bakan yabancı gözler bile değmiyordu üzerime..Demiştim ya yalnızlık hiç bu kadar derin olmamıştı.İnsan yığını içinde yalnız olmak,ya da yalnızlığın ortasında kimsesiz kalmak ikii de aynı şey değil midir zaten?Yalnızlık ne kadar derinse o kadar acı vermez mi?
Bu adanın adı Yalnızlık olsun..Adaya haksızlık etmiş olmaz mıyız?Sadece burası değil ki!Zaten dünya başlı başına yalnızlıklar evreni değil mi?Ya da bir başka deyişle bu dünyada ki herkes yalnız olduğu için herkesin kendine özel bir evreni yok mu adı yalnızlık olan..Her ne kadar birileri kendini yalnız hissetmese de herkesin sahip olduğu iki şey var.Biri kendi diğeri de gölgesi...
Gölegesiyle dost olan başkalarıyla da dost olur,Seneca'nın dediği gibi..Ama biz kendimizle bile dost olamayı beceremiyoruz ki!..

2 yorum:

[turshu] dedi ki...

kalabalıklarda yalnızım...

zenocadı dedi ki...

Şebnem Ferah hesabı..'Bu kalabalık içinde,yalnız kalmaktansa dünyanın bir ucunda tek başınayım..'
fiziki bakımdan okluk et yığınından başka bişi olmuo bazen..